بِسْمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحْمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ لَا تَسْـَٔلُواْ عَنْ أَشْيَآءَ إِن تُبْدَ لَكُمْ تَسُؤْكُمْ وَإِن تَسْـَٔلُواْ عَنْهَا حِينَ يُنَزَّلُ ٱلْقُرْءَانُ تُبْدَ لَكُمْ عَفَا ٱللَّهُ عَنْهَاۗ وَٱللَّهُ غَفُورٌ حَلِيمٌ ١٠١

Ey o bütün iman edenler; öyle şeylerden sual etmeyin ki size açılırsa fenanıza gidecektir, halbuki Kur'an indirilmekte iken sorarsanız onlar size açılır, Allah onlardan şimdilik afiv buyurdu, Allah Gafur, halîmdir.

– Elmalılı Hamdi Yazır

قَدْ سَأَلَهَا قَوْمٌ مِّن قَبْلِكُمْ ثُمَّ أَصْبَحُواْ بِهَا كَٰفِرِينَ ١٠٢

Filvaki öyle meseleleri sizden evvel bir kavim sordu da sonra o yüzden kâfir oldular.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مَا جَعَلَ ٱللَّهُ مِنۢ بَحِيرَةٍ وَلَا سَآئِبَةٍ وَلَا وَصِيلَةٍ وَلَا حَامٍۙ وَلَٰكِنَّ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ يَفْتَرُونَ عَلَى ٱللَّهِ ٱلْكَذِبَۖ وَأَكْثَرُهُمْ لَا يَعْقِلُونَ ١٠٣

Ne bahıyre, ne sâibe, ne vasıyle, ne hamdan hiç birini Allah meşru kılmadı, lâkin küfretmekte olan kimseler, Allah namına yalan söyliyerek ona iftira ediyorlar, çoklarının da aklı irmez.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذَا قِيلَ لَهُمْ تَعَالَوْاْ إِلَىٰ مَآ أَنزَلَ ٱللَّهُ وَإِلَى ٱلرَّسُولِ قَالُواْ حَسْبُنَا مَا وَجَدْنَا عَلَيْهِ ءَابَآءَنَآۚ أَوَلَوْ كَانَ ءَابَآؤُهُمْ لَا يَعْلَمُونَ شَيْـًٔا وَلَا يَهْتَدُونَ ١٠٤

Bunlara gelin Allah’ın indirdiği ahkâma ve Peygamber’e denildiği zaman da «bize atalarımızı üzerinde bulduğumuz şeyler yeter» diyorlar, ya ataları bir şey bilmez ve doğru yola gitmezler idi ise de mi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ عَلَيْكُمْ أَنفُسَكُمْۖ لَا يَضُرُّكُم مَّن ضَلَّ إِذَا ٱهْتَدَيْتُمْۚ إِلَى ٱللَّهِ مَرْجِعُكُمْ جَمِيعًا فَيُنَبِّئُكُم بِمَا كُنتُمْ تَعْمَلُونَ ١٠٥

Ey o bütün iman edenler! sizler kendinizi düzeltmeğe bakın, siz doğru gittikten sonra öte taraftan sapanlar size bir ziyan dokunduramaz, hepsinizin varacağı nihayet Allah, o vakit haber verecek o size neler yapıyordunuz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَٰٓأَيُّهَا ٱلَّذِينَ ءَامَنُواْ شَهَٰدَةُ بَيْنِكُمْ إِذَا حَضَرَ أَحَدَكُمُ ٱلْمَوْتُ حِينَ ٱلْوَصِيَّةِ ٱثْنَانِ ذَوَا عَدْلٍ مِّنكُمْ أَوْ ءَاخَرَانِ مِنْ غَيْرِكُمْ إِنْ أَنتُمْ ضَرَبْتُمْ فِى ٱلْأَرْضِ فَأَصَٰبَتْكُم مُّصِيبَةُ ٱلْمَوْتِۚ تَحْبِسُونَهُمَا مِنۢ بَعْدِ ٱلصَّلَوٰةِ فَيُقْسِمَانِ بِٱللَّهِ إِنِ ٱرْتَبْتُمْ لَا نَشْتَرِى بِهِۦ ثَمَنًا وَلَوْ كَانَ ذَا قُرْبَىٰۙ وَلَا نَكْتُمُ شَهَٰدَةَ ٱللَّهِ إِنَّآ إِذًا لَّمِنَ ٱلْءَاثِمِينَ ١٠٦

Ey o bütün iman edenler! her hangi birinize ölüm hali geldiği o vasiyyet zamanı aranızdaki şehadet ya kendinizden adalet sahibi iki adam, veya yolculuk ediyordunuz da ölüm musibeti başınıza geldise sizin gayrinizden iki diğeridir, onları namazdan sonra alıkorsunuz, şüphelendiğiniz takdirde şöyle yemin ederler, "billâhi hısım da olsa yeminimizi hiç bir bedele değişmeyiz, Allah’ın şehadetini ketm de etmeyiz" biz o takdirde şüphesiz vebâle girenlerden oluruz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَإِنْ عُثِرَ عَلَىٰٓ أَنَّهُمَا ٱسْتَحَقَّآ إِثْمًا فَـَٔاخَرَانِ يَقُومَانِ مَقَامَهُمَا مِنَ ٱلَّذِينَ ٱسْتَحَقَّ عَلَيْهِمُ ٱلْأَوْلَيَٰنِ فَيُقْسِمَانِ بِٱللَّهِ لَشَهَٰدَتُنَآ أَحَقُّ مِن شَهَٰدَتِهِمَا وَمَا ٱعْتَدَيْنَآ إِنَّآ إِذًا لَّمِنَ ٱلظَّٰلِمِينَ ١٠٧

Eğer bunların bir vebâle müstehikk olduklarına vukuf hasıl edilirse o vakit ercah olan bu ikinin yirine bunların aleyhlerinde bulundukları mukabil taraftan diğer iki kişi dikilir şöyle yemin ederler: "billâhı bizim şehadetimiz onların şehadetinden daha doğrudur ve hakkı tecavüz etmedik, şüphesiz o takdirde zalimlerden oluruz".

– Elmalılı Hamdi Yazır

ذَٰلِكَ أَدْنَىٰٓ أَن يَأْتُواْ بِٱلشَّهَٰدَةِ عَلَىٰ وَجْهِهَآ أَوْ يَخَافُوٓاْ أَن تُرَدَّ أَيْمَٰنٌۢ بَعْدَ أَيْمَٰنِهِمْۗ وَٱتَّقُواْ ٱللَّهَ وَٱسْمَعُواْۗ وَٱللَّهُ لَا يَهْدِى ٱلْقَوْمَ ٱلْفَٰسِقِينَ ١٠٨

Bu işte şehadeti olduğu gibi eda etmelerine veya yeminlerinden sonra yeminlerinin reddedilmesinden korkmalarına en yakın bir çaredir, Allah’dan korkun ve iyi dinleyin, çünkü Allah fasıklar güruhunu doğru yola çıkarmaz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

يَوْمَ يَجْمَعُ ٱللَّهُ ٱلرُّسُلَ فَيَقُولُ مَاذَآ أُجِبْتُمْۖ قَالُواْ لَا عِلْمَ لَنَآۖ إِنَّكَ أَنتَ عَلَّٰمُ ٱلْغُيُوبِ ١٠٩

O gün ki Allah bütün Resuller’i toplayacak da "size ne cevap verildi?" buyuracak; "bizde ilim yok, sensin allâm’ül-guyûb sen" diyecekler.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِذْ قَالَ ٱللَّهُ يَٰعِيسَى ٱبْنَ مَرْيَمَ ٱذْكُرْ نِعْمَتِى عَلَيْكَ وَعَلَىٰ وَٰلِدَتِكَ إِذْ أَيَّدتُّكَ بِرُوحِ ٱلْقُدُسِ تُكَلِّمُ ٱلنَّاسَ فِى ٱلْمَهْدِ وَكَهْلًاۖ وَإِذْ عَلَّمْتُكَ ٱلْكِتَٰبَ وَٱلْحِكْمَةَ وَٱلتَّوْرَىٰةَ وَٱلْإِنجِيلَۖ وَإِذْ تَخْلُقُ مِنَ ٱلطِّينِ كَهَيْـَٔةِ ٱلطَّيْرِ بِإِذْنِى فَتَنفُخُ فِيهَا فَتَكُونُ طَيْرًۢا بِإِذْنِىۖ وَتُبْرِئُ ٱلْأَكْمَهَ وَٱلْأَبْرَصَ بِإِذْنِىۖ وَإِذْ تُخْرِجُ ٱلْمَوْتَىٰ بِإِذْنِىۖ وَإِذْ كَفَفْتُ بَنِىٓ إِسْرَٰٓءِيلَ عَنكَ إِذْ جِئْتَهُم بِٱلْبَيِّنَٰتِ فَقَالَ ٱلَّذِينَ كَفَرُواْ مِنْهُمْ إِنْ هَٰذَآ إِلَّا سِحْرٌ مُّبِينٌ ١١٠

Allah buyurdugu vakit: ya Isâ Ibn-î Meryem sana ve validene olan nimetimi düsün, hani seni ruhulkudüs ile müeyyed kildim, nâsa kelâm söyleyordun hem besikte hem yetiskin iken, ve hani sana kitabet, hikmet, Tevrat ve Incil ögrettim, ve hani benim iznimle çamurdan kus biçimi gibi taslayordun, içine üflüyordun da benim iznimle bir kus oluveriyordu, hem anadan dogma amayi ve abrasi benim iznimle iyi ediyordun, ve hani ölüleri benim iznimle hayata çikariyordun, ve hani senden Benî Israîl’i def etmistim, o vakit ki onlara o açik mucizeleri getirmistin de içlerinden kâfirlik edenler söyle demisti: bu apaçik bir sihirden baska bir sey degil.

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَإِذْ أَوْحَيْتُ إِلَى ٱلْحَوَارِيِّۦنَ أَنْ ءَامِنُواْ بِى وَبِرَسُولِى قَالُوٓاْ ءَامَنَّا وَٱشْهَدْ بِأَنَّنَا مُسْلِمُونَ ١١١

Ve hani bana ve Resulüme iman edin diye Havariyyûne ilham etmiştim "iman ettik, bizim şüphesiz müslimler olduğumuza şahid ol" demişlerdi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu